
Işık, nasıl dijital fotoğraf olur?
Bu soruyu cevaplamak için, önce ışığı tanımamız gerekir. Çünkü fotoğraf kelimesinin kökeni bile ışıkla ilgilidir.
Işık ve ilk denemeler
Çoğu kelimenin kökeninin dayandığı eski Yunanca’da “fotos” kelimesi ışık anlamına geliyormuş, bunun yanına çizmek, resim yapmak anlamındaki “grafi” yi de eklersek fotografi ya da bugün kullandığımız hali ile fotoğraf kelimesi elde edilir.
Işık fotoğraf için en önemli birleşendir. Işık olmazsa fotoğraf olmaz.
>> KONUŞAN PENCERELER GELİYOR! <<
>> ÇOCUKLAR, İNTERNET VE GÜVENLİK <<
İlk fotoğraf makinesi basit bir kutudan ibaretti ve buna “camera obscura – oda karanlık” yani “karanlık oda” deniyordu. Ressamlar bu şekilde bir görüntüyü resim yapacakları malzemenin üstüne düşürüp, fırça ile resmi boyayarak bir çeşit fotoğraf çekiyorlardı diyebiliriz. Tabii, bu fotoğrafı çekmek bugünkü gibi 1 saniyenin altında bir sürede değil, belki de günlerce sürüyordu!!! Bir de, fizik kuralları nedeniyle resim karanlık odanın içinde ters olarak oluşuyordu. Düşünün bakalım, ters resmi, düz bir şekilde nasıl yansıtabilirsiniz?
Gerçek anlamda elimizde olan ilk fotoğraf Fransa’da 1826’da çekilmiş ve göreceğiniz gibi siyah-beyaz ve bulanık bir fotoğraf.
Zaman içinde yapılan çalışmalar ve teknolojinin geçirdiği bir çok aşama ile önce siyah-beyaz ve 36 adet fotoğraf çekilebilen filmler, sonra bunların renklenmesi ve en sonunda da filmin kaybolup, yerine dijital-sayısal fotoğrafların alması süreci yaşandı.
Dijital Fotoğraf Makinaları
Bugün, her fotoğraf makinasının ön kısmında bir objektif var, hatta cep telefonlarının da…. Bu objektifler, değişebilir veya sabit olmak üzere ikiye ayrılır.
Makinamızı, fotoğrafını çekmek istediğimiz yere veya cisme doğrulttuğumuzda ve fotoğraf çekme düğmesine bastığımızda, cisimden yansıyan ışık ilk önce fotoğraf makinesinin objektifine gelir, burada düzeltmelerden, filtrelerden geçer. Buraya kadar her şey optik olarak yani dijital olmayan şekilde gerçekleşir.
Resim-2: Değiştirilebilir objektifler
Yoluna devam eden ışık, fotoğrafçının isteğine bağlı olarak az veya çok geçebildiği bir düzenekten yani diyaframdan geçer.
Resim-3 : Diyafram, ışığın az veya çok geçmesini kontrol eder
Işık daha sonra makinanın, ışığı depolayan algılayıcısına(sensor) gelir. Algılayıcı, yüzeyi ışığa çok hassas olan incecik bir levhadır. Bu levha, geçmişteki fotoğraf makinalarında kullanılan filmin yerini almıştır.
Algılayıcılar, toz olmayan çok özel ortamlarda üretildikten sonra, fotoğraf makinasının içine tam objektifin arkasına yerleştirilir.
Algılayıcılar kendisine ulaşan ışığı, elektronik bilgiye çevirir ve fotoğrafı oluşturur. Ancak bu geçici bir fotoğraftır, makinayı o an kapatırsanız silinir. Ayrıca, bir sonraki fotoğrafı çekebilmek için bu fotoğraf güvenli bir şekilde kaydedilmeli ve silinmelidir.
>> DÜNYA UZAYDAN NASIL GÖRÜNÜYOR <<
>> DENİZANALARININ BÜYÜLÜ DÜNYASI <<
Bu nedenle, fotoğraf makinası içerisinde bulunan küçük bir bilgisayar, çeşitli programları yardımıyla, ışık olarak gelen ve algılayıcı tarafından 1 ve 0’lara çevrilmiş görüntüyü daha az yer kaplaması için sıkıştırarak hafıza kartına kaydeder.
Artık fotoğrafınız kalıcı bir şekilde oluşmuştur. Bilgisayarınıza yükleyebilir, üzerinde istediğiniz değişiklikleri yapabilir ve e-posta ile istediğiniz kişiye gönderebilirsiniz.
Siz de fotoğraf çekmeyi seviyorsanız, fotoğrafçıların deyimiyle , “ışığınız bol olsun”….
Çocuklara özel hazırlanan ilk ve tek haber sitesi Yumurtalı Ekmek’i, facebook’ta beğenmeyi twitter ve Instagram'da takip etmeyi unutmayın!