
Orhan Pamuk sadece bir yazar değil
Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un aynı zamanda ressam olduğunu biliyor muydunuz?
Nobel ödülünü alan ilk ve tek Türk olmakla beraber; TIME dergisi tarafından dünyanın en etkili 100 kişisinden biri seçilen Pamuk’un kitapları altmış dile çevrildi, yüzü aşkın ülkede yayımlandı… Ama onun sanatçılığı yazarlıkla sınırlı değil; Pamuk ayrıca başarılı bir ressam.
Çocukluğunda ressam olmayı hayal ederken, 22 yaşında roman yazmaya başlayan Pamuk; 35 yıl aradan sonra tekrar resme dönüp, tuvalin karşısına oturmuş. Dört yıldır düzenli olarak, resim yapan sanatçı ayrıca Columbia Üniversitesi’nde resim ve edebiyat ilişkisi üzerine dersler veriyor.
Resme geri dönüş hikâyesi
Pamuk, Akşam Gazetesi’ne verdiği röportajda resme geri dönüş yolculuğunu şöyle anlatıyor: “7 ilâ 22 yaşlarım arasında ressam olacağımı düşünüyordum. Sonra romancı oldum. ‘İstanbul’ kitabımda da ressamlıktan romancılığa nasıl geçtiğimi anlattım. 7 yaşımdan beri resim yapmak bana hayatta şu terbiyeyi verdi: Bir odada tek başına oturup hayal gücünle ve elle çalışmak… İleride ressam olacağım düşüncesiyle çocukluğumda kendimi sanatçı olmaya hazırladım. Sonunda ressam olmadım, yazar oldum. Ama resim yapmak bana sanatçı disiplinini, hayal gücüne saygı duymayı, sanat, edebiyat gibi şeyleri lüzumsuz görmemeyi, bilakis varoluşumun temel unsuru olarak kabul etmeyi öğretti. Sonra esrarengiz nedenlerle, bilmek, anlamak istemediğim nedenlerle resmi bırakıp romancılığa başladım. 35 yıl yalnızca roman yazdım, resimleri kâğıtların kenarına yaptım. Son dört yılda resim yapmaya disiplinli bir şekilde geri döndüm. Bu arada da resim malzemelerinin, kâğıtların, fırça uçlu kalemlerin, bütün boya çeşitlerinin çok gelişip zenginleştiğini gördüm. Bu malzemeyi tanımak, onlara hâkim olmak bile çok vakit alıyor. Şimdi sürekli olarak defterlerim var. O defterlere ve bazı kâğıtlara resimler yapıyorum. Resim yaparken ‘Benim Adım Kırmızı’ romanımda anlattığım gibi, sanki elim kendiliğinden yapıyor da ben aklımla olup biteni daha sonra anlamaya çalışıyorum.”
Resimlerini deftere yapıyor
Özellikle gemi, karga ve martı resimleri yapmaktan hoşlanan sanatçı, resimlerini defterlere yapıyor ve ileride bu defterleri bir kitap gibi yayınlamayı planlıyor. Pamuk’un bazı çizimleri ‘Ot’ ve ‘Öküz’ dergilerinde yer alırken; en son İstanbul Caz Festivali’nin afişinde yine onun çizdiği martı resmi karşımıza çıkıyor.
Ressam olan ünlü yazarlar
Ünlü edebiyatçılardan Kafka ve Victor Hugo’nun da aynı zamanda ressam olduğunu ve bu sanatçıların resimlerine bakmayı sevdiğini belirten Pamuk, İsveçli oyun yazarı Strindberg’in de çok iyi bir ressam olduğunu; ‘Görmeniz Gereken 100 Resim’ kitabında Strindberg’in resminin bulunduğunu belirtiyor.
Her çizim için bir yazı
Fayton çizimi: “Adada kalıyorduk, sonra at arabasıyla gezmeye çıktık. Kızımla ben, ikimiz de yanımızdan akıp geçen dünyanın, aynı yerine bakıyorduk.”
Martı Yağmurda çizimi:
“Pek çok insan ve yaratık gibi, martıların çoğunun vakti de hiçbir şey yapmadan öylece durarak geçiyor. Bir çeşit beklemek de denilebilir buna. Bundan sonraki yemeği, ölümü, uykuyu bekleyerek, bu dünyada durmak…”
“Binlerce resim yapmak mesele değil!”
Bir ressamın on binlerce resim yapabileceğini ancak binlerce resim yapmanın önemli olmadığını belirten sanatçı; uzun yıllar çalışma sonunda bazen tek bir resimle başarılı olunabileceğini söylerken; Hokusai’nin ‘Dalga’, Picasso’nun ‘Kuş’ ve Munch’un ‘Çığlık’ resimleri örnek gösterirken, bu resimleri sevdiğini açıklıyor.
Çocuklara özel hazırlanan ilk ve tek haber sitesi Yumurtalı Ekmek’i, facebook’ta beğenmeyi twitter ve Instagram'da takip etmeyi unutmayın!