
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı ne zaman verildi?
Seçme ve seçilme hakkı, vatandaşlık görevlerinden birisidir. Atatürk bu hakkı Türk kadınlarına birçok medeni batılı toplumdan önce hediye etmiştir…
Seçimlere katılmak, seçmek, aday olmak demokrasinin en önemli özelliğidir. 18 yaşını dolduran her Türk vatandaşı, seçme ve halk oylamasına katılma hakkına sahiptir. Ancak silah altındaki er ve erbaşlar, askeri öğrenciler, ceza evlerinde tutuklu bulunanlar ve hükümlüler oy kullanamazlar. Milletvekilliği, muhtar, belediye başkanlığı seçimlerine 18 Yaşını dolduran her tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı seçme hakkına başka bir değişle oy verme hakkında sahiptir. Seçimlere katılmakta bireylerin hakkıdır.
Yasal hakların başında seçme ve seçilme hakkı gelir. Temsili demokrasilerde, halkın adına karar almak, seçimle iş başına gelen yöneticilere bırakılır. Bu yöneticileri kimin seçeceği sorunu, demokrasinin temel sorunlarından biridir. Başlarda, oy hakkı vatandaşların küçük bir kesimi tarafından kullanılmaktaydı. Çalışan kesimlerin ve kadınların oy hakkını elde etmeleri daha sonralara rastlar. Bu nedenle, genel ve eşit oy hakkı, seçim ve temsil ilkesi doğduktan sonra ortaya çıkmıştır. Oy hakkının genişlemesiyle ve çağdaş siyasal partilerin siyaset sahnesinde yerini almasıyla birlikte, bugünkü anlamda seçme ve seçilme hakkı doğmuştur. Günümüzde, yasalarda gösterilen şartlara uygun olarak, her vatandaş seçme, seçilme, siyasal etkinlikte bulunma ve halk oylamasına katılma haklarına sahiptir.
Seçme ya da oy hakkı, seçimlerde oy kullanma ile sınırlı değildir. Bazen, temsilcilerin aldığı bir karar, oy verdikleri bir tasarı geçerli olabilmek için halkın oyuna sunulur. Buna “halkoylaması” ya da “referandum” denilmektedir. Böylece, belli konularda halkın düşüncesi öğrenilmiş olur ve halkın siyasal kararlara doğrudan katılması sağlanır. Temsili demokrasilerde, halk oylaması, sık uygulanan bir yöntem değildir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında, 1926 – 1934 yılları arasında gerçekleştirilen Atatürk Devrimlerinin bir kısmı, kadınların sosyal ve kültürel alanlarda, eğitimde, hukukta, aile içinde, çalışma hayatında, toplumsal yaşamda ve siyasette erkeklerle eşit haklara sahip olmasını hedeflemiştir.
Bu konuda yapılan yasal düzenlemeler, Türkiye Cumhuriyeti’nde toplumsal alanda yapılan en önemli yeniliklerdendir ve birçok Avrupa ülkesinden daha önce gerçekleştirilmiştir. Fransa ve İtalya’da kadınlara 1946’da, İsviçre’de ise 1971’de seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
Atatürk’ün girişimiyle kadınların iktisadi ve siyasal yaşama katılmaları yönünde bir dizi değişiklik yapılarak, belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu’nun kabul edilmesiyle, 1933’te çıkarılan Köy Kanunu ile muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 5 Aralık 1934’te Anayasa’da yapılan bir değişiklikle de milletvekili seçme ve seçilme hakları tanınmıştır.
Eski Türk devletlerinde kadınlar aile hayatında, mirasta, devlet yönetiminde hak sahibiydiler. Osmanlı Devleti’nde ise İslamiyet’in de etkisiyle kadınlar birçok sosyal, kültürel ve siyasi haktan mahrumdu. Örneğin; nüfus sayımında toplama dahil edilmiyorlardı, aile hayatında haremlik-selamlık vardı, yüzlerini peçeyle örtmek kanunlar nedeniyle zaruriydi, evlenme, boşanma ve miras işlerinde ikinci plandaydılar ve devlet memuru olamıyorlardı.
Çağdaş, demokratik ve laik bir Türk toplumunu hedefleyen başta Mustafa Kemal Atatürk, dönemin hükümetleri ve TBMM, kadınların insan haklarından eşit olarak yararlanması için gerekli düzenlemeleri yapmışlardır.
Çocuklara özel hazırlanan ilk ve tek haber sitesi Yumurtalı Ekmek’i, facebook’ta beğenmeyi twitter ve Instagram'da takip etmeyi unutmayın!