
Yazmacılık nedir? Nasıl yapılır?
Türk sanatlarının önde gelenlerinden olan ‘yazmacılık’ hakkında neler biliyorsunuz?..
‘Yazma’; tekstilin ya doğrudan fırçayla, ya basılacak desenin rölyef olarak oyulduğu bir tahta kalıpla, ya da hem fırça hem de kalıbın birlikte kullanılmasıyla desenlendirilmesi yöntemine verilen addır.
Batıdaki adı ‘block printing’ olan ‘kalıp baskı’ sanatı, Anadolu’da ‘yazmacılık’ olarak adlandırılıyor. Bir uluslar ve kültürler harmanı olan Anadolu’da halk sanatı olarak doğup gelişen yazmacılık sanatının en güzel örneklerine İstanbul’da rastlanıyor.
Türk yazmacılık sanatının tarihçesi hakkında bilgi veren 16., 17. ve 18. yüzyıllara ait mevcut örneklerden anlaşıldığına göre; Osmanlı döneminde, Amasra, Bartın, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, İstanbul, Kastamonu, Tokat, Yozgat ve Zile, Anadolu’da bu sanatın uygulandığı başlıca merkezler olmuş. Sanatsal açıdan en kıymetli tür olarak kabul edilen Kandilli kalem işi yazmaları ile öne çıkan İstanbul’a ait en güzel örnekler; 17., 18., ve 19. yüzyıllarda üretilmiş.
Yazmacılık sanatının uygulama tekniğinde; ‘Kalem’, ‘Kalıp-Kalem’ ve ‘Kalıp’ olmak üzere üç ana yöntem kullanılıyor. Bu alandaki uygulamalara önce kalemle başlanmış, daha sonra kalıpla baskıya geçilmiş. Yazmacılıkta kalem olarak adlandırılan araç, yazma ustasının sanki yazı yazıyormuş gibi büyük bir ustalıkla kullandığı fırçası.
Kalem işi yazmaların üretimine, kağıt üzerine çizilen desenlerin ayaklı çerçeveler üzerine gerilen kumaşa aktarılmasıyla başlanıyor. Sadece fırçanın kullanımı ile önce konturların, daha sonra da renk alanlarının resim yaparcasına boyanmasıyla renklendirme işlemi tamamlanıyor. Bu tür yazmalar ‘el yazmaları’ olarak da biliniyor.
Kalıp-Kalem tekniğinde ise, kontur kısımlar kumaşa tahta bir kalıpla basıldıktan sonra, renkli kısımlar fırçayla boyanıyor. Kalıpla baskıda da hem siyah kontur kısımlar hem de diğer renk alanları, uygun kalıplar vasıtasıyla kumaşa geçiriliyor. Yazma desenleri tahta kalıplara kalıp ustaları tarafından, özel bıçaklar vasıtasıyla oyularak aktarılıyor.
Günümüze kadar gelebilen eski kalıp örneklerindeki incelik ve güzellik, kalıp oyma sanatının o devirde ne kadar yüksek bir ustalık düzeyine ulaştığını gösteriyor.
Eskiden yazmacılıkta simgesel anlamlarla yüklü renkler için doğal boyalar kullanılıyormuş. Yani çeşitli bitki ve böceklerden elde edilen güzelim kırmızılar, sarılar, desen desen kumaşa aktarılırmış. 1800’lerin ortalarında ilk sentetik boyaların bulunması ve daha sonra da kimyasal boya sanayiinin hızla gelişmesiyle, yazmacılıkta doğal boyamacılık büyük ölçüde ortadan kalkmış.
Geleneksel yöntemlerle ve doğal boyalarla renklendirilen yazmalardaki motifler ve kompozisyon özellikleri bölgelere göre farklılıklar gösterse de, Türk sanatının diğer dallarındaki doğa hakimiyeti bu alanda da kendini gösteriyor. Stilize edilmiş lale, karanfil, kiraz, nar ağacı gibi motiflerin yanında zaman zaman geyik, at, horoz, serçe, tavus kuşu gibi motiflere de sıkça rastlanıyor.
Türk yazmacılık sanatına ait ürünler renklendirme açısından ‘Karakalem Yazmalar’ ve ‘Elvan Yazmalar’ olmak üzere iki ana grupta toplanıyor.
Karakalem yazmalar, beyaz kumaşın üzerine siyah boyanın kalıpla aktarılmasıyla üretiliyor. Siyah renkli kumaşın üzerine yapılan ‘aşındırma baskılar’ da bu gruba giriyor. Çok renkli elvan yazmalarda ise, siyah renk daima kontur olarak basılıyor. Desen ve renk anlatımlarında görülen bölgesel farklılıklara rağmen, konturlarda kullanılan siyah renk bütün bölgelere ait ortak bir özellik.
İstanbul’a ait yazmalar ince bir zevki, duyguyu ve doğanın tüm güzelliklerini yansıtan çok renkli bir yapı gösteriyor. İstanbul’un Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti olması, yazmacılık sanatında kullanılan desen ve kompozisyonların işleme ya da çini gibi diğer el sanatlarıyla etkileşimine neden olmuş. Çoğunlukla simetrik anlatımları yansıtan yazmalardaki çiçekli kompozisyonlar, ya birbirinden bağımsız, ya da bir sap üzerinde toplanmış gruplar olarak renklendirilmiş.
Tokat yazmalarında siyah, kahverengi veya kırmızının koyu tonları hakim. Kalıpla baskı sistemiyle uygulanan karakalem veya elvan yazmaların en karakteristik özelliği, desenin kumaş yüzeyinin tamamını kaplaması. Tokat yazmalarında en çok elma ve kiraz desenleri kullanılıyor.
Dairesel kompozisyonlara dayanan Kastamonu yazmacılığında siyah rengin hakimiyeti göze çarparken, siyah zemin üzerine basılan renkli çiçekler de Bartın’a ait bir özellik. Gaziantep yöresine ait yazmalar ise kullanılan malzeme ve uygulanan teknik açısından farklılık gösteriyor. Bu yazmalarda desen, ipekli kumaş üzerine baskı ve bağlama-boyama teknikleri ile aktarılıyor.
Türk yazmacılık sanatındaki desenlerin, kompozisyon özelliklerinin veya renklerin bölgesel farklılığına rağmen anlatımlardaki akıcılık ve rahatlık, yazmacıların bu el sanatındaki ustalığını kanıtlarken, Anadolu kültürünün zenginliğini de bir kez daha sergiliyor.
SARAYA GİREN YAZMALAR
Yemeniler, yorgan yüzleri, bohçalar, sofra bezleri, seccadeler, yastık yüzleri, yas mendilleri, sedir örtüleri, peşkirler, yağlıklar, gömlekler ve kavuk örtüleri gibi yazma tekniği ile desenlendirilmiş tekstiller, Osmanlı döneminde değerli saray eşyaları arasında yer alırdı.
Bunlar arasında günümüzde de en yaygın olarak kullanılanı, yörelere göre yemeni, çember, çit veya çevre gibi isimler alan başörtüleri. Yemenilerin en önemli özelliklerinden biri de kenarlarını süsleyen iğne oyaları. Genellikle kenar süsü olarak kullanılan oyalar, dantel tekniği ile yapılan üç boyutlu şekiller. Yemenilerin kenarlarına geçirilen iğne oyalarında en çok görülen motifler, yazmacılık sanatında olduğu gibi doğadan esinlenilerek stilize edilmiş motifler.
Kumaş üzerine basılmış çiçek şekillerinin aynılarının başörtülerin kenarlarındaki oyalarda da kullanıldığı ve bu iki el sanatının birlikteliğinden güzel bir uyuma ulaşıldığı görülüyor. Kumaş baskıcılığında daha sonra geliştirilen ileri teknolojilerin özünü oluşturan kalıp baskı sanatı, günümüzde yavaş yavaş kayboluyor. Önceki dönemlerde Anadolu’nun birçok bölgesinde etkin şekilde faaliyet gösteren yazmacılık sanatının geleneksel üretim şekline dayanan uygulamalara, günümüzde sınırlı bir şekilde Tokat ve Kastamonu’da devam ediliyor.
Yazmacılık, halkın örtünme ihtiyacından doğmuş ancak yazmanın üstünü süslemek amacıyla kullanılan teknikle bir sanat haline gelmiştir.
Yazmacılığa özelliğini veren, tahta baskı tekniğidir. Bu teknikte ahşaptan oyulmuş kalıplar kullanılır. Baskı, genellikle pamuklu bazen de ipek kumaşlar üzerine elle çizilip resmedilerek veya basılarak yapılan bir kumaş süsleme sanatıdır. Bu el sanatının örnekleri çoğunlukla kadınların baş bağlamada kullandıkları baş örtülerinde görülür. Baskı tekniği ile üretilen kumaşlar ayrıca bohça, sofra örtüsü, yorgan yüzü olarak da kullanılmaktadır. Yöreden yöreye renk ve motifleri değişen yazmacılık günümüzde yok olma tehlikesi altında olan el sanatlarımızdandır.
Dokuma kumaşları yorgan yüzü, el veya baskı motifleriyle süsleme. Yazmacılık belli başlı üç işleme dayanır:
1. saplama;
2. çeşitleme beyaz boyama;
3. tespit.
Dokumayı boyayıp desen vurmada kullanılan boyalar ve renk verici maddeler şunlardır: zamkı arabî, limon tuzu, kara hâlile, zaçı kıbrıs (demir sülfat), lutr, kireç, nişadır, bengal, mor bakkam, al bakkam, göztaşı, mazı, kalem cenkâr, somak yaprağı tenekâr (boraks), kurşun tozu, lahor, çivit, zırnık, şap, cehrî.
Dokuma bir tezgâha serilir, boyanın solmasını önleyecek bir maddeden geçirilir (şaplama). Sonra, dokumanın üzerine çivitle ve kaz tüyüyle desen çizilir. Tüy fırça ile ve çeşitli boyalarla desenlerin içi boyanır (çeşitleme). Ondan sonra yazmalar deniz suyuna daldırılır (tespit).
Boyama işlemi sonraları tahta kalıplarla ve basma usulüyle yapılmaya başlandı (basma yazma). Bu daha ucuza gelen bir çoğaltma yoluydu.
Yazmacılıkta kullanılan motifler gül, lâle, sümbül gibi çiçekler veya bu çiçeklerin demetleri; ayrıca turna, güvercin, kumru, keklik gibi türkülere girmiş kuş motifleridir.
Osmanlı İmparatorluğu’nda bir süre yazmacılık, sadece Tokat’ta yapıldı ve yazmacılık geliri Tokat’a tahsis edildi. Valide sultanlara ayrılmış olan bu gelirin aksamaması için başka yerlerde yazmacılık yapılmasına izin verilmezdi. Sonradan İstanbul’da (Üsküdar, Kanlıca, Kandilli, Samatya) yazmacılık gelişti ve yerleşti.
Türk kültüründe örtünün önemi herkes tarafından bilinir!.. Masa örtüsü, yatak örtüsü, baş örtüsü!.. Yazma hayatımızın her yerinde!.. Görsellerini paylaştığımız yazma eserlerin farklı renk ve desenlerdeki çeşitli uygulamalarına www.arkofcrafts.com ve Ark of Crafts’ın Adahan İstanbul ve Nuruosmaniye’deki Corner’larından ulaşabilirsiniz!..
Çocuklara özel hazırlanan ilk ve tek haber sitesi Yumurtalı Ekmek’i, facebook’ta beğenmeyi twitter ve Instagram'da takip etmeyi unutmayın!